Bildiğiniz üzere; Genel Kurul'a Sunulan Mevzuat Değişiklikleri için, Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği (TÜRMOB) 10 Haziran 2016 ‘da 2. Olağanüstü Genel Kurula Gitti.
Meslek mensuplarının yararına olabilecek değişiklikler olduğu gibi, yöneticilerin de bir takım işlem yönergelerini rahatça uygulamaya alacakları ve yönetme kabiliyetini kuvvetlendirecek değişikliğe gidilerek, T.C. Maliye Bakanlığı ‘na onaylanmak üzere gönderilmiştir.
Özellik arz eden ve diğerlerinden ayrı gördüğüm bir konuda görüşlerimi açıklayarak, meslek mensuplarına, bir fikrin oluşmasında katkı sağlayacağımı umut ediyorum.
“SMMM ve YMM'lerin Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik;
Ortaklık Bürosu veya Şirket Kurarak Mesleki Faaliyette Bulunma Madde 30 - Birden çok meslek mensubu, ortaklık bürosu veya şirket kurarak mesleki faaliyette bulunabilirler. Bu takdirde;
a) Meslek mensuplarının bu büro veya şirketlerde sürdürdükleri faaliyetler ticari faaliyet sayılmaz. “
İbaresi hem eski metin de ve hem de yeni metin de varlığını korumaktadır.
Bu da çelişkiler yumağına katkı sağlıyor kanaatindeyim.. Çünkü Türkiye olarak verdiğimiz taahhüt, bu yönetmeliğin tersini söylemektedir. 2023 vizyonunda da tahmin edilen veya öngörülen hizmet sektör gelirleri küçümsenmeyecek kadar yüksek ve önemlidir. O halde ilgili taahhüdü aşağıda vererek hatırlamanıza yardımcı olursam, yönetmeliğin ne Türk Ticaret Kanunu ve ne de Hizmet Ticareti Genel Antlaşması ile uyum sağlamadığı açıkça ortada olduğu görülmektedir.
Çelişkiden yukarda kastettiğim de budur..
*** Ticari olarak;
- Hukuk hizmetleri,
- Muhasebe, denetim ve danışmanlık hizmetleri,
- Vergi hizmetleri,
- Mimarlık, mühendislik, entegre mühendislik, şehir plancılığı
...
gibi sektör ve alt sektörler, piyasa ekonomisine açılması talep edilecek şekilde, hem ulusal çerçevesi ile Türk Ticaret Kanunu(TTK) ve hem de 1994 yılında, GATS (The General Agreement on Trade in Services) Hizmet Ticareti Genel Anlaşması kapsamında taahhütte bulunulduğu gibi sayılan hizmet sektörleridir. ***
Bu maddenin bu şekilde olmasının esas sebebi malumu aliniz, eğer ticari sektör olarak kabul edilecek olması halinde, kimsenin odalara kayıt olmayacağı ve odaların hatırı sayılır bir gelirden eksik olacakları varsayımına dayanmaktadır.
Bu vesile ile örnek teşkil etmesi mukabilinde, şirketleşmiş Serbest Muhasebeci Mali Müşavir (SMMM) şirketleri ve
Yeminli Mali Müşavir (YMM) şirketleri bağlı olmaları gereken odalar yerine, ticaret odalarına kayıt yaptırarak, var olan SMMM ve YMM odalarını bypass ederek, odaları yok olma tehlikesi ile karşı karşıya bırakabileceklerdir.
Tersi de olabilir (mi) ? diğer bilmediğimiz gerekçeleri var ise, bilmediğim için iddia etmek istemem.
Ticaret odalarına ödenen ücret ile, meslek odalarımıza ödediğimiz arasında, epey bir fark olduğu ortadadır.
Başka bir gerçeklik de ticari sektör olarak kabul edilmesi halinde, ilgili faaliyet kodları (şimdide değiştirilebilir düşüncesindeyim) daha rahat tespit edilerek, KOSGEB destek kredilerine rahat ulaşım imkanı sağlanacaktır.
Hali ile yeni piyasaya girecekler için bir fırsat eşitliği olmuş olacaktır. Maliyeti aşağı çekilen meslek mensubu, işine odaklanma şansı yakalayacaktır.
Bir de aynı 30. Maddenin,
g) Ortaklık bürosu veya şirketlerin unvanında meslek unvanının açık şekilde kullanılması zorunludur.
Bu fıkranın (b) bendi uyarınca kurulan şirketlerin unvanında, şirket ortaklık hisselerinin yarısından fazlasına sahip olan meslek grubunun unvanı kullanılır.
Bendi çok da masum ifade gibi durmadığını ifade etmek isterim. Sözleşme serbestliği çerçevesinde, bağımsız denetim yaptıracak şirketin, hissesi yüksek olan, unvanın da YMM geçen Denetim Şirketi ‘ne evrilmesi, diğer bir meslek grubuna daha bir baskın olacağından, çok da alkışlanacak bir yanı olmadığıdır.
YMM, bilinen liyakat düsturu üzerinden öncelikle SMMM ile ortaklık neden kurayım sorusuna, kendi benliğinde cevap verecek. Networkü olmayan bir SMMM ile neden bir şirket kurulsun ki?
Tam tasdik ve defter tutma işlemleri yapılamayacaksa neden?
Yine burada ortaklık geleneğini baz alacak olursak, egoların ve güven unsurlarının tarafları şüpheye düşüreceği kanaatini taşımaktayım.
Her ne kadar bi taraf düşünmeye çalışsak da, %50 yani yarı yarıya oranına dem vurulmaması bu hakikatten dolayı önemlidir.
Tabi ki, hisselerde yarı yarıya oranı var olduğu vakit, karşılıklı anlaşılarak hangi unvan kullanılacaksa o meslek grubunun unvanı kullanılabilir.
Sonuç olarak yukarıdaki konular hakkındaki düşüncelerimi kaleme almak ve aktarmak istedim..
Kimlik denilen hapishanelerimize girmeden; görmez, görünmez diye sandığımız karanlıklarda durmayalım, çıkalım..
Saygılarımla…
11 Haziran 2017
Selahattin İPEK
Bağımsız Denetçi
[email protected]
-Selahattin İPEK - Hangi Adalet !!! 03.06.2017
-Gats - Hizmet Ticareti Genel Anlaşması
-TÜRMOB – Yönetmelik Taslağı