Bilindiği üzere, 01 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe giren revize 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) “denetim ve denetçi “ esaslarını belirleyen 397’nci maddeden başlayarak 406’ncı maddesi dâhil belirlemiş bulunmaktadır.
Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu (KGK), ilgili kanun maddeleri çerçeve almak sureti ile kendi yetki sorumluluğu dâhilinde denetçileri genel ve özel esaslar dâhilinde sınava tutmak sureti ile sicil oluşturma, saklama ve gözetim ile standartları oluşturmada tek yetkili kılınmıştır. Kronik hale gelmiş olan devlet erklerinin hiyerarşisinde yanlışa bali olabilecek bazı uygulamalar elbet, kanunların uygulanması ve işlevine mani teşkil etmiş ve hala bir düzene oturmamıştır. KGK’nun sınav şartını kendilerine yediremeyen bu üstünler sınıfı öncelikle sınav olmadan veya bir eğitime tabi olmadan almak istedikleri “denetçi unvanı” meslektaşlar arasında infial yarattığından, tepkiler neticesi geri adım atılmak sureti ile olması gereken şekli ile kabullenilmiştir. Devamında ve hala özel imtiyazlar, kanunların etrafında dolanmak sureti ile elde edilmeye çalışılsa da, uyanma başlanmış olup, hakkını arayanların sayısı çoğalarak azınlığın vesayeti kırılmaya başlanmıştır.
Şimdi bu vesile ile istediğini elde edemeyen bu yeminli müşavirler, hem devlet eskisi olmaları ve hem de siyasi erkler münasebeti ile her yasal zeminde meslek ve meslektaş adına çıkarılacak düzenlemeleri lehlerine çıkarma yolunda faaliyetlerine devam etmektedirler. Dolayısı ile bu üstünler sınıfı (!), siyasi erkleri ve tabi devlet maliye teşkilatını da iyi bildiklerinden kullanarak, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB*) gibi kurumlar da bile İcra Komitesi olur kararı (20 Mayıs 2016- 6759 sayılı Karar) ile imtiyazlı konuma geçmişlerdir.
Hatırlamak maksadı ile alıntılıyorum… “ KOBİ’lerin Bağımsız Denetiminin YMM’ler tarafından yapılması durumunda Bağımsız Denetim desteklerinden yararlanabileceklerini, SMMM den alınan bağımsız denetim hizmetlerinin desteklenmeyeceğini hüküm altına aldırarak bağımsız denetim yetkisine sahip mali müşavirlere bir kez daha büyük bir haksızlık yapmışlardır.“
13.6.1989 tarih ve 20194 sayılı Resmi Gazete ‘de yayımlanan 3568 Sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik Ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu ile azınlığın çoğunluğa tahakkümünü kabul eden zihniyet ile bu uygulamaya ses çıkarmayarak olumlama yapan zihniyette aynıdır. Hatta uzun zamanlı olarak “ üst akıl “ olduklarını sanan bu yapılanma, çok daha gözünü karartarak daha büyük yetki gaspına mazhar oldular.
Buraya kadar bir durum değerlendirmesi ile realiteyi gözler önüne ser levha ettiğimizi düşünüyorum.
O zaman neden bu ayırım yapılmakta ve şimdi denetçi odalarına karşı çıkanların ki aynı gerekçe ve zaruri şekil ve şartlarında YMM Odalarına ses çıkaramayarak -olur- aymazlığına evet demeleri?
Yukarıda anlatmaya çalıştığım, azınlığın çoğunluğa tahakkümüdür. Artık olağan kabul etmediğimizistatistik veriler göstermektedir ki, 04 Aralık 2016 tarihi itibari ile 4709 olan YMM sayısı, 99476 olan SMMM ‘ye karşı siyasi erkler münasebeti ile üstünler hukukun da korunarak, eskiden beri Üst Birliğimizi yönetmişler ve yönetmeye devam etmektedirler.
Geçmişten gelen bu alışkanlık, algılara yön vererek, kendi çapında bir günah keçisi gibi yükselmeye devam etmektedir.
Nasıl mı?
Şimdi istatistiklere denetçi gözü ile bakalım. 4709 olan YMM ‘nin 2678 ‘i denetçi ünvanı almış bulunmaktadır. Geriye kalan 2031 YMM denetçi belgesi almamış ve fakat denetim yapma hakkına sahipler. Nerden çıktı bu şimdi demeyin... Çünkü sizin yerinize de çok şaşırarak söyledim ve okuduğunuz üzere yazmaya da hatta devam ediyorum…
Nedenini birlikte sorgulamaya çalışalım…
Denetçi belgesi olan SMMM’ler yetkileri gereği Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeleri (KOBİ) denetleyebilir ve fakat her ne hikmetse bu denetimi yaptıran KOBİ ‘ler Bağımsız Denetim Desteğinden yararlanamazlar. Fakat çok enteresan olan ise Bağımsız Denetçi Belgesi olmayan YMM‘lere denetim yaptıran bu işletmeler destekten yararlanabilirler.
Hangi hakla ve hukukla veya hangi etik ve ahlakla… Üst ünvanı denetçi olanın elinde tuttuğu belgenin sahibinin SMMM oluşu buna mani… KOBİ ‘de dolayısı ile kime gider.. Denetçi bile olmayan YMM’ye… Haksız Rekabetin daniskası bu değil mi? Zaten biz alışkınız bu yazdıklarına derseniz bir sıkıntı yok elbet… Dolayısı ile efendim bireysel denetçilik olsun / olmasın diye de bir sorununuz yok…
İş bulan ve bulduğu işi de hakkı ile yapan bir denetçinin bu tezviratlar la uğraştığını sanmıyorum.
Elbet denetim kuruluşunun girdiği birçok yükümlülükten ari. Elbet, haksızlık ama daha da haksız olanını gözden kaçırmanıza ne demeli Soru şu… Aynı zaman da soru da sorunu da bulacağız… Buyurun… YMM’ler Tam Tasdik sözleşmesi yaptıkları şirketlere bağımsız denetim hizmeti de verebilirler mi?
Anlaşılmayacak bir tarafı yok sorunun… Peki, cevaba bakalım o zaman…
Tam Tasdik hizmetleri bir çeşit vergi denetimidir. 6102 sayılı TTK 400/3 uyarınca “Denetçi, denetleme yaptığı şirkete, vergi danışmanlığı ve vergi denetimi dışında, danışmanlık veya hizmet veremez, bunu bir yavru şirketi aracılığıyla yapamaz.” Bu nedenle,danışmanlık veya tam tasdik hizmetleri bağımsız denetim yapılmasına engel teşkil etmez.
Bireysel denetim diyerek kulaklarımız da çınlayanlar bunu görmezden geliyor. Yahu hiç değilse işi kotaran denetçi… Burada ne...? YMM… Denetçi değil yani…
Cambaz ip üstünde oynadıkça, daha çok “baba cambaza bak beee ”(ekşi) cıngılın da, hayranlığımızı ifade ederken, çok şeylerden bi haber zararlar göreceğimizi unutmayalım.
Uyuyarak üç yüz yıl sonra uyanacağınıza inanan Yedi Uyurlar ‘sanız o hurafe artık değişti.
Farz edelim uyandınız, Kırk Abdal gibi kırklara karışacağınıza inanıyorsanız, o da hayal…
Bilindiği üzere, artık mesleğimiz de yakın zamanda yerini, kayıplara karışarak nostalji rüzgarında berhava olacaktır.
İşte tam da bu zaman artık ayağa kalkma zamanıdır. Uyumadan, uyanık olma zamanıdır...
Saygılarımla…
04 Aralık 2016
Selahattin İPEK
Bağımsız Denetçi
[email protected]
* KOSGEB, devlet teşvikleri ve desteklerini işletmelere ulaştıran bir kurumdur.