26.12.2012 Tarihli Resmi Gazete’de Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu (KGK) tarafından BAĞIMSIZ DENETİM YÖNETMELİĞİ yayınlanmış olup buna göre;
Finansal tablo ve diğer finansal bilgilerin, finansal raporlama standartlarına uygunluğu ve doğruluğu hususunda, makul güvence sağlayacak yeterli ve uygun bağımsız denetim kanıtlarının elde edilmesi amacıyla, denetim standartlarında öngörülen gerekli bağımsız denetim tekniklerinin uygulanarak defter, kayıt ve belgeler üzerinden denetlenmesi ve değerlendirilerek rapora bağlanmasına BAĞIMSIZ DENETİM ve bu işleri yapan kişiye de Bağımsız Denetçi denir..
Dolayısı ile bu Bağımsız denetime ve değerlendirmelere kimlerin ihtiyacı var bunlara bakmak lazım..
Başlıklar halinde gözatacak olursak kim olduklarına;
Yeni TTK ile tüm sermaye şirketleri (halka açık veya açık olmayan)
Bankalar veya Finansal Kuruluşlar
Ortaklıklar
Kamu kuruluşları
Diğerleri diye ifade etmek mümkündür.
Akla gelen ise bu kuruluşların değerleme ve denetlemeye tabi tutulmasının amacının yani bağımsız denetimin ne için gerekli olacağı sorgusudur.
Tek bir cevap olarak şunu söylemek gerekir;
Taraf olduklarına doğru ve güvenilir bilgi sağlayarak gelecek risk analizlerine ışık tutmaktır.
Şirket Yönetimi,Hissedarlar,Çalışanlar,Kredi Verenler,Yatırımcılar,Kamu kurumları (BDDK, SPK) bağımsız denetimin bizzat neticelerini değerlemeye alarak ilerisi için yön tayininde bulunurlar.
Avrupa Birliğinin üye ülkeler arasında uyumlaştırmayı sağlamak amacı ile yayınladığı 4,7 ve 8 nolu yönergeler muhasebe sistemi ile alakalıdır.
Avrupa Birliği 8. Direktifine uygun olarak Denetim yetkilerinin tanınması için IFAC (Uluslararası Muhasebeciler Federasyonu) ve FEE (Avrupa Muhasebeciler Birliği) nezdinde gerekli çalışmaları başlattığını belirtmektedir.
10 Nisan 1984 tarihinde kabul edilen 84/253/ECC sayılı 8. yönerge, Muhasebe raporları üzerinde yasal açıdan denetim yapan denetçilerin sorumlulukları ve mesleki standartlarıyla ilgilidir.Bu yönergenin amacı, yasal denetçi olarak çalışan kişilerin gereksinimlerinin karşılanması ve Avrupa Birliğine üye ülkelerde denetime ilişkin düzenlemelerin sağlanmasıdır.
AB’ne üye ülkelere 1988 yılına kadar bu yönerge doğrultusunda gerekli düzenlemeleri yapma süresi tanınmış ve yönerge 1 Ocak 1990 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Yönerge ile Avrupa Birliğine üye ülkelerde,
-işletmelerin finansal raporlarının yasal denetimlerini yürütme ve denetimler ile AB hukukunun gerektirdiği doğrulama derecesinde yıllık faaliyet raporlarının yıllık hesaplara uygunluğunu doğrulama,
-Holdinglerini konsolide finansal raporlarının yasal denetimlerini yürütme ve bu denetimler ile AB hukukunun gerektirdiği doğrulama ölçüsünde konsolide yıllık hesapların, konsolide faaliyet raporlarına uygunluğunu doğrulama, bağımsız dış denetim kapsamı olarak belirlenmiştir.
Söz konusu denetim işini yapan kişiler, gerçek kişiler olabileceği gibi tüzel kişiliğe sahip denetim firmaları da olabilir.
Yönerge; kapsam, yetkiye ilişkin kurallar, mesleki kurallar, mesleki dürüstlük ve bağımsızlık, açıklık ve son hükümler olmak üzere beş kısımdan oluşmaktadır.
Türkiye de işte bu beş kısımdan oluşan yönergeye uyum sağlamak maksadı ile yapılanmaya girmiş ve bu aşamada yol katetmiştir.
Dolayısı ile Avrupa Birliği giriş sürecinin yurtiçindeki Bağımsız Denetim ile alakalı düzenlemeler Sekizinci Yönerge kapsamında olmalıdır.Yani Avrupa Birliği ve Türkiye standartlar bakımından uyumlu halde olmalıdırlar.
Türkiye olarak 2001 krizi ve sonrasında enflasyon muhasebesi olarak bilinen “Vergi Usul Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ve Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” 30 Aralık 2003 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Kanuna göre kazançlarını bilanço esasında tespit eden Gelir ve Kurumlar Vergisi mükellefleri; 2004 yılı matrahlarına ve bu yıl içindeki geçici vergi matrahlarına esas olacak mali tablolarını, enflasyon düzeltmesine tabi tutabileceklerdir.Değişikliklerin doğru okunup yanlış ele alınması ile sürdürülebilirlik pozisyonları kadükleştirilmiştir.
Şu an itibari ile sadece kuyumcularda uygulanabilirliği devam etmektedir.
Tüm bu gelişmeler ülkemizde devam ederken Avrupa Birliği 8.direktifi 2006/43/EC Sayı ile revize etmiştir.
Bağımsız Denetimin kısa kronolojik bir tarihsel anlatımla an itibari ile Ülkemizdeki evrilmesi ise R.G. Tarihi : 2/11/2011-No : 28103 KHK/660 sayılı “Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname” (KHK) 2 Kasım 2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmış ve aynı tarih itibarıyla yürürlüğe girmesi ile ivme kazanmıştır.
660 sayılı KHK’nin amacı ‘’Uluslararası standartlarla uyumlu Türkiye Muhasebe Standartlarını oluşturmak ve yayımlamak, bağımsız denetimde uygulama birliğini, gerekli güveni ve kaliteyi sağlamak, denetim standartlarını belirlemek, bağımsız denetçi ve bağımsız denetim kuruluşlarını yetkilendirmek ve bunların faaliyetlerini denetlemek ve bağımsız denetim alanında kamu gözetimi yapmak yetkisini haiz Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun kuruluş, teşkilat, görev, yetki ve sorumluluklarına ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.’’ şeklinde belirlenmiştir.
Ülkemizde hasıl olan çeşitli hırsızlık,rüşvet,yolsuzluk,yoksulluk,kayıtdışılığın v.s. önüne geçmek amacı ile Bağımsız denetimin önemine binaen gerekli çalışmaların ilgili kanunlar ile desteklenerek hayata geçirilmesi şarttır.
Bu vesile 3568 Sayılı yasa ile çelişen pozisyonu gereği Erkler arası çatışmalara sahne olan iş bu durum Türmob ve bağlı odalar aracılığı ile denetim mesleğinin asli durumuna zarar vermektedir.
Türmob üst çatı olarak ve Bağlı Odalar ise hedeflerimiz açısından mesleğin vesayet altına alınmasına direnerek Ymm ve Smmm’lerin unvan kargaşasından uzak camiayı yarınlara götürecek yapılanmalara girilmesinde ülke menfaatine çalışmaları yapmasında çok fayda vardır.Sınavlardaki kısıtlayıcı unsurları KGK ile olan ortak haraketle genele yaygınlaştırmak ve daha önemlisi eğitimlere ehemmiyet ederek verilen bilgilendirme çalışmalarına hız verilmelidir.
Bu arada eğitimlerin bu konulara hakim ehil diyebileceğimiz eğitmenlerden olması gerekmektedir.Son zamanlarda özellikle İsmmmo’nun buna özen göstermeden belli bir zaman eğitim verdiği kişilere bu işi bırakması ki (odaya kapağı atan kim olursa olsun farketmiyor) yeterlilik çatışmalarına sebep olmakta.
Bağımsız Denetim alanında bir çok dernekler kurulmuş olup gerektiğinde bu dernekler kendi çatıları altında toplanma ve seminerler iel konuya dikkat çekerek eğitici sonuçlar çıkarabilmekteler.
Sanal alemde kendi üzerine düşen vazifeyi hallice yaparken kendi nam ve hesabı ile haraket edenlerin çokluğu da dikkat çekicidir.
KGK’yı kişisel olarak etkilemek yerine bütünlük içinde istekte bulunarak yürümekte fayda var kanaatini taşımaktayım..
Belli bir zaman aralığından sonra sırf kendi egolarını tatmin etmek amacı ile kişilere hizmet eden dernekler hariç olmak üzere bir araya gelerek çatı örgütlenmenin temelleri atılmalı..
Yeni bir Bağımsız Denetim anlayışında tüm Bağımsız Denetçileri bir araya toplayan bir dernek veya oda (ki odaların tüzüğü gereği devletin vesayaetinde olmaları bakımından tasvip etmemekle beraber) altında toplanmalarında fayda vardır.
Bu eşikten sonra KGK ise sadece gözetim erkini kullanarak diğer tüm yetkilerini kurulacak olan veya hali hazırdaki hantal ve iş yapamaz hale gelen odalar yerini daha dinamik ve aktif odalara bırakmalıdır..
Her ne kadar odalarımız meslek ve meslektaş etiği bakımından sorun ve çözümler ile uğraşmaları gerekirken,siyaset yapma lüksü ile üyelerinin gözüne girmeye çalımakta; kutuplaşma yaratarak (özellikle İsmmmo) geleceğe kötümser bir tablo bırakmaktadır.
Türkiyemizde en bilineni ile devrim arabaları diye bir hadise vardı.Yurtsever birkaç mühendis şimdilerde de adı geçen ve yapılmasını dört gözle beklediğimiz otomobili o kadar güzel yapmışlar ki..(!)
Büyük erkanın önünde az biraz giden otomobil az sonra durmuş…Benzin konulmamış (1)
Türk gibi başlayıp Türk gibi bitirmemek adına rastgele..
Selahattin İPEK
Bağımsız Denetçi-SMMM
Kaynaklar:
-Mali Çözüm-İsmmmo Yayın Organı
-Bağımsız Denetim ve Meslekte Birlik
-Uluslararası Denetim Standartları Kapsamında Bağımsız Denetim (Sakarya Üniversitesi)