Bağımsız Denetim De Kuru Gürültüler…

Zamanımızın en popüler konularından biridir denetim. Kaygan bir zemin üzerinde, yapan ve yaptıran açısından, zaman damgasıdır denetim. Zaman, ilgili veya paydaş kurumların, ülkeyi “temiz ve arzu edilen bir düzenin” olduğu seviyeye yükseltmek uğruna, eksik ve yanlış veya hatalı davranışları bile olsa, pek de yeni olmamakla beraber küllerinden doğacak olan bir mesleğin kadükleşerek, meslektaşa yük olmaması için çalışanların, tam da denetim takvimidir.

Öyleyse neden boşa geçiyor bu zamanlar?

Anı yaşayarak, an be an geleceğimize doğru koştuğumuzun farkındalığında, akla gelen ticari bir sektör olarak, bu alanda kimler ve nasıl duruşlar sergileyerek, hakkıyla bu işi kurtarabilecek?

Bu ve benzeri konularda kendimize gelmenin tam da vaktidir bu zaman da denetim.

Muammanın içinde sürüklenirken, bunun farkında olmak, öyle kolay olmasa gerek...

Devamlı bir söz döğüşünde nasılsa herkes klavyenin başında bir başkalaşarak, varım demekte.!!!

İşin rengi hiç de bu şekilde olmamakla beraber, suya yazılanın bileşik kaplar misali, içerdekini dışarıya vermekten başka bir şey olmadığı gerçeğinde buluşmaktadır. Kuru gürültü de doğruların ve gerçeklerin kaybolduğunu görmek, insanı hem üzmekte ve umudunu kırmaktadır.

Mesleki organizasyonun değişimi ve yeniden yapılanmasının başarısı için yaklaşımımızı gözden geçirerek değer ve öğelerimizi oluşturmamız gerekir.

Bu yaklaşımları teker teker anlamaya çalışalım ve herkesin bu organizasyona katkılarının neler olması gerektiğini irdelemeye mümkün olduğunca hizmet edelim.

“ Değişim ve yeniden yapılanmadan önce organizasyon yapısının “Ne” olduğunu ve “Ne” tür özelliklere sahip olduğunu bilmek gereklidir.

Organizasyonda değişim ve yeniden yapılanmaya “Niçin (Neden)” gerek olduğu iyi bir şekilde ortaya konulmalıdır.

Organizasyonda değişim ve yeniden yapılanmaya “Ne Zaman” başlanması gerektiği bir zaman planlaması yapılarak ortaya konulmalıdır. Değişim ve yeniden yapılanma sürecinde tüm yapılacak işlemlerin kilometre taşlarının bir zaman akım şeması içerisinde gösterilmesi gereklidir.

Organizasyon içerisinde değişimin “Nasıl” gerçekleştirileceğine ilişkin bir stratejik planlama yapılmalıdır. Stratejik planlama organizasyonun değişim ve yeniden yapılanma ile başarmak istediği ve ulaşmayı arzuladığı amaçları ve bunun nasıl yapılabileceğini ortaya koyan bir planlama ve programlama aracıdır.

Organizasyonda değişim ve yeniden yapılanma reformu ile “Nereye” ulaşılmak istendiği öncelikle organizasyonun Vizyon Bildirisi içerisinde açık bir şekilde ortaya konulmalıdır. Stratejik planlama içerisinde ayrıca organizasyonda üstlenilen misyon ile “Nereye” ulaşılmak istendiğinin açık ve anlaşılır olması gereklidir.

Organizasyonda değişimi “Kim” gerçekleştirecektir.”

Alıntıladığım 5N ve 1K ‘da olduğu gibi hiç kimse, denetimin değişim ve yeniden yapılanması organizasyonunda yer almayarak, sorumluluktan kaçmış ve bunu az seviyeli meslek siyaseti duygusu içinde, sorgulama cesaretini gösterememiştir.

Peki bu eksikliğimiz neden?

Boş ve tenekeci konuşmaları bırakarak, hem eğitme ve hem de eğitilme, gerçeğinde uyanarak, elimizi taşın altına koymuyoruz.

Denetim, kendi izinde emin adımlarla geleceğin prezantabl bir ticari sektörü olarak ilerlerken;

bu işi yöneten ve yönlendiren Kurum değil belki ama, denetçilerin hazır olmadıkları ve sabırsız oldukları ortadadır. Denetimi yöneten ve yönlendiren ve hatta gözetenin yanlış ve yavaşlıkların dan bahsedebiliriz. (!) Mamafih denetimi kurtaracak denetçiler, hatta boş monologlar ile örgütlenmeyi, bir takım "denetim hortumcularına" bıraktıkları için, gerçeğe uyandıkları vakit çoktan iş işten geçmiş olacak. Biz yine hantal 3568 'den bir şeyler dilenerek dolaşacağız.

An itibari ile "Islık Çalarak" geleceğe yürümemiz gerekir.

Ya yoksa dernek adı altında, özellikle, yönetim kurulu elitistlerini (!), maalesef boy aynasında seyretmeye devam edeceğiz.

Denetim alanının bir ekip işi olduğu bir vakadır.

Kimsenin bu konuda bir endişesi olmadan kabul edeceği bu durum hakkında, bir şeyleri tekrar tekrar yazmanın bir anlamı yok.

Buradan yola çıkarak bir takım geçiş pozisyonlarından belge alamayanlar, birkaç kişi olan provakatif eylemcilerin(!) arkasında, hatta bu eylemcilerin bir çoğunun da belgesi var üstelik, sanırsın denetimin kucağına doğmuş şahsiyetler ve sanki sınav ile denetçi belgesi alacak olanların bu işlerin kompetanı gibi kendilerini göstermeleri veya gösterilmesi yanlışlığına düşmeyelim.

Toparlayıcı olmak, güçleri birleştirmek, v.s…(!)

Hâsılı hülasa tam tasdik yapan ve elinde bundan başkada bir şey kalmayan YMM 'lerin de, denetimde eşit hak ve hukuk kapsamında kalmalarını sağlayarak, tek tek bireylerin birleşerek, kuvvet olmaları gerçeğini insanlara hatırlatmamız gerekir.

İşte bundandır ki nazire olarak birbirlerine paralel hareket eden meslek ve meslektaş gruplarının varlığında, kazanan bizler olmuyoruz.

Evet. Kümeleşmeler veya ötekileştirmeler bir gücü ortaya çıkarır belki (!)

Lakin neyin pahasına? Kibirlilerin yörüngesinde yok olma pahasına olabilir mi?

En iyisi mi akıl okuma yanlışlığına girerek kimse kendine ayrılan cürümü fazlaca abartmamalı ve gökkuşağı renklerinde ahenkle hizmet eden değer olmalıdır.

Elbet denetçi insanların varlığı kurumları oluşturarak gereken işlerin yapılmasına imkân sağlar. Ki denetçi olacak birey de zaten bunun ekip ile olacağı gerçeğini bilmektedir sanırım.

Hak ve hukukta eşitlik olduğu hükmünden yola çıkarak ister birey ve isterse A.Ş., Dernek, Oda, Birlik v.s en güçsüzünden en güçlüsüne kadar ve hatta en güçlüsünden de en zayıfını korumak adına, metodlaşmak gerekir ...

Dolayısı ile bu alanda " free zone " olmaz.

Örgütlü topluma yapılan yolculukta, öncelikle didişmeler yerine ortak bir konsensüs ile uyanmaları gerçekleştirmek gerektiğinin altını çizmekte fayda var.

Yoksa yatıp, kalkıp da henüz daha yasası, yönetmeliği v.s. oluşmaya devam eden, BAĞIMSIZ DENETİM sektörüne, belli bir hiyerarşik yapılanma neticesinde geçen insanların aldığı belge ile uğraşmanın bir anlamı yok.

Kimseye bir şeyde kazandırmaz ayrıca…

Vicdanınızda kendinize mahkeme kurun. Diyelim ki bedavadan verilen unvan ve belgeler Size verilseydi almayacak mıydınız? Almayanın yüzdesi kaç olurdu?

Kendimizi yormamızın, şu saatten sonra, mesleğimize veya meslektaşımıza ne faydası var? Veren kim? AB 8. yönerge çerçevesinde TÜRKİYE CUMHURİYETİ…

Yani?

Yani, kimse bu özel sınavlar ile verilen belgeleri çalmadı veya çırpmadı. Böyle bir imkânı veren, meslek üst birliği tavsiyesi neticesi, Devlet organlarınca kabul edilmiş ise, bu kısır döngü niye?

KGK hesaplarında denetime girecek firmalar ile sektörde varlığını devam ettiremeyecek veya bir yere bağlanamayacak biçare mahsun ve masum ile âleme yolculuk edecek DENETÇİ İNSANLARININ tahmini belli bir seviye oranına yükselmeleri, 2025 yılı olarak kabul edilmekte sanırım.

Bu istatistikleri hemen hemen herkes kendi kafasında çok basit olarak yapmakta.

Böyle ise vaveylaya hacet olmadan eli yeten, gücü olanın bir şeyler yapma zamanı.

Denetim yapamasa dahi diyelim, ameline yazılacak güzelliklere imza atmalı.

Materyal pozisyon elbet önemli. Lakin maneviyat önde olmalı, ideası olmayan birey ufuksuz bir geleceğe yolculuk eder.

Dağ başında çeşme yaptıran anamızın, babamızın neden bunları yaptırdığını düşünün ve ona göre her ne yapıyor iseniz, biraz daha fazla sorumluluk alarak hak ve adalet peşinde durumdan kendinizi vazifelendirip, lider konumunda hareket edin…

Saygılarımla… 29 Ekim 2015

Selahattin İPEK
SMMM-Bağımsız Denetçi
[email protected]

http://www.iktisadidayanisma.com/Bagimsiz-de-Netim--De-Kuru-Gurultuler%E2%80%A6----/Haber/209517b7-345b-4c6b-8aff-aaf59ec35c95.aspx

Kaynak: 5n1k.nedir.com

E-posta Girişi
E-Mükellef Girişi